16 Şub 2017

DÜŞEMEYEN ASANSÖR KAÇAMAYAN UÇAK

Related image

Hava yağdı yağacak akşamın kızıllığı çökmüş, derse geç kalıyorum hiç gidesim yok ama asacak pek hakkım da yok. Heehh işte beklenen kapı sesi de geldi; Faruk hoca da çıkıyor evden, kızı basıyor zile, ''hadi gel bizimle aşağıda bekliyoruz... '' Ben bir türlü hazırlanamıyorum. Tam hazırım ki ayakkabımın teki yok kapının önünde hayııırrr yaa şaka gibiii😮😠. Hemen başka bir ayakkabı kapıp iniyorum. Herkes sıkıntıdan patlamış bir sürü laf işitiyorum haliyle. Araba da ne araba ama nasıl bir model teknoloji bu diye geçiriyorum içimden, çok havalı bununla gide gide derse mi gidilir, yazık yahu...
 
Tam gidecekken karşıda bir toz bulutu, bir sürü gibi, bildiğin bilgisayar oyunundan fırlamış gelmiş gibiler, kabardıkça diken diken açılıyor tüyleri, köpekgillerden...Ürküyor insan. Şaşkınız, gözlerimiz fal taşı.😱😱😱 Nereden çıktı ne bunlar diye. Neyse ki araba uçuruyor bizi hakkını verip, o biçim araba. geride kaldılar çoktan.
 
Kampüs göründü, inme zamanı. Ayakkabılar o kadar sıkıyor ki mümkün değil yürüyemeyeceğim, çıkarıyorum, yerlere basarken de zorlanıyorum bir şeyler batıyor ayağıma,  seke seke yürürken Biricik yanımda beliriyor bir anda:
 
_Bu ne hal yürü gidiyoruz. Diyor,
_Ama ders? Girmem lazımmm.
_ Böyle mi?
_Evet böyle!?
Sonrası mı, bakışlar bakışlar, ah o bakışlaaarr...
 
Ayakkabı alıp döneriz hemen diyor çekiştiriyor elimden. Biz yine koşuyoruz güle oynaya. Hayır desem de pek işe yaramayacaktı zaten:) Seviyorum bu anlık koşuşturmacalarımızı onunla. Ben esasında Onu çok seviyorum...💕💓 Derse de yetişiyorum, ayrılıyoruz orada. Ders çıkışı alışverişe çıkacağım...
 
İçinde kaybolacak kadar büyük bir alışveriş merkezi burası. Nasıl nereden geldim onu da hatırlamıyorum. Haber geldi bir an önce çıkmam gerek çıkışı arıyorum koşar adım, üst  katlardayım, asansöre biniyorum; asansör de hangar sanki mübarek(abartının da bu kadarı pesss😜
 
Tam kapanacakken 10-11 yaşlarında bir erkek çocuğu yetişip biniyor. İneceğim kata basıyorum bir iki kat indikten sonra birden düşmeye başlıyor asansör, neeeyyyyy! Neye uğradığımı şaşırdım o kadar şiddetli bir alçalış ki, kalbim fırlayıp düşecek sanki avuçlarıma. Yapacak bir şey de yok, çok anlık her şey, küçük çocuk sarılıyor bana, bense ondan daha korku içerisinde. Kapatıyorum gözlerimi artık. Şehadet getir şehadet! 
 
O  da ne , birden duruyor asansör ve açılıyor kapısı, ne tür bir şaka bu?! Saniyesinde dışarı atar atmaz kendimi kolumdan yakaladığı gibi bir el çekiştiriyor beni yine. Ne oldu nereye diyemeden uzaklaşıyoruz. Ardıma bakıyorum çocuk kaldı içerideee çıkamadan asansör tekrar düşüşteee...

Yine mi yaaa; koşturuyoruz,
_Sen nereden çıktın nasıl bildin ki burada olduğumu ?
_ Yürü yürü vakit yok.
 Koşar adım ilerliyoruz bir yandan.  O acele telaşla ilerlerken babamı görüyorum kalabalığın içinde, yüzümde kocaman tebessümle babacım diye bağırıyorum. Yoook artıııık hala durmuş değiliz!
 
Babaamm ! baba !bab! Uzaklaştık bile. Neye nereye bu acelemiz onu da bilmiyorum. Geride kalıyor babam be...

Uçak kaçacak be uçaaak diyor, yarım güleç yarım telaşlı yüzüyle. (Bir de güneş vurmuş gözlerine hiii tutmayın beni çok sevicemmm.) Ne uçağı nereye noluyor diyorum ama söyleyeceği yok bakıyorum ki e zaten nefes nefese de kalmışım susuyorum, hızlı adımlarla ilerlemeye devam.
 
Yollarda aceleden çarptığımız takıldığımız ayağına bastığımız ve bir güzel laflar  yediğimiz bir yolculuktan sonra dağılmış vaziyette yetişmiş durumdayız. Koltuklarımızda yerimizi aldık bile. Haydi ozamaannn uçuş ve uyku zamanı şimdi, tutunun kalkıyoruzzz....
 

0 fikir:

Yorum Gönder